Telefonlar Bizi Dinliyor Olabilir mi?

    1024 683 Vavien Creative

      Bu soruyu hem “evet” hem de “hayır” olarak yanıtlamak daha doğru olacaktır. Hayır, çünkü telefonlar veya bilgisayarlarda mevcut yazılımlar, ortamdaki sesleri kayıt altına alarak, bu doğrultuda öneri yapabilecek sisteme sahipler ancak yasal olarak bunu yapmaya hakları yok. Evet cevabının sebebini yazının sonuna kadar açıklamaya devam edeceğiz. Peki “etik” şekilde ne istediğimizi nasıl tahmin ediyorlar? 

      Veri bilimi uzmanı Cathy O’neil, algoritmaları “kodlara gömülü veriler” şeklinde açıklıyor. Bu veriler, şirketlerin başarı tanımına göre optimize ediliyor. Şirketler, algoritma oluştururken kâr amaçlı başarıyı hedefliyor. İşte bu noktada kâr, bizlerin alabildikleri kadar vaktini almaktan geçiyor.

      Algoritma nasıl çalışıyor?

      Algoritmalar “makine öğrenimi” ile gelişiyor. Öncelikle bir hedef belirleniyor, daha sonrasında bu hedefe giden yolda uyumlu kodlar yazılıyor. Burada bir giriş-sonuç bölümünden bahsetmek mümkün. Ancak işin gelişme kısmını bilgisayar buluyor. Yani isteğinizi yerine getirecek yolu kendisi belirliyor. Yalnızca belirlemekle de kalmıyor, her geçen gün bu konuda kendini geliştiriyor. Her ne kadar bir insan tarafından yazılmış olsa da algoritma, kendini değiştiren ve geliştiren bir makine olarak inşa edilmiştir ve bu sistemin artık geri dönüşü yoktur.

      Bir örnekle açıklamak gerekirse, Instagram platformundan bahsedelim. Meta şirketi, Instagram platformunda kullanıcıları olabildiğince uzun tutmak istiyor. Çünkü, birincisi, uygulamalar indirilme başına değil, vakit geçirilen zaman kadar para kazandırır; ikincisi, uygulamada geçirilen vakit arttıkça, reklamlar ile karşılaşma olasılığınız artacaktır. Instagram reklamları, internet sitelerinde karşımıza çıkan ve “x” işareti ile kapatılan reklamlardan farklı olarak, sponsorlu gönderiler, subliminal reklamlar veya tanınmış kişilerin kendi paylaşımlarından oluşuyor. Kısacası dakika başına harcadığınız zamanın, şirketler tarafından oldukça büyük bir değeri var demek oluyor. Bu sistemin, algoritma ile bağlantısı ise şuradan geliyor: Platforma ilk kez kaydolduğunuzda, “Keşfet” olarak adlandırılan bölümde karşınıza birçok farklı seçenek çıkıyor. Siz, fark etmeden ilginizi çeken bir gönderiye tıkladığınız anda ise, algoritma hakkınızdaki notlarını almaya başlıyor. Size önerilerde bulunuyor ve her öneride neyi seçtiğinize oldukça dikkat ediyor. Günün sonunda artık size ne göstermesi gerektiğini çok iyi biliyor ve sizi içeride tutmak için var olan tüm hünerlerini sergiliyor. İşte buna “makine öğrenimi” deniyor.

      Facebook’un Operasyon Müdürü Sandy Parakilas, durumu şöyle açıklıyor: “Facebook, Youtube, Twitter ve benzeri şirketlerde algoritma sisteminin nasıl işlediğini anlayan yalnızca bir avuç insan vardır. Ancak onlar bile, belli yazılımlarla neler olabileceğini tam olarak anlayamazlar. İnsanlar, algoritma üzerindeki kontrolünü kaybetti. Telefonu elimize aldığımız anda, nasıl vakit geçireceğimizi bu sistemler belirliyor.”

      Netflix’in CEO’su Reed Hastings’e göre, Netflix’in en büyük rakibi ne TV, ne YouTube, ne de başka bir platform. Onun deyimiyle: “insanların günün üçte birinde gözlerini kapatıp uyumak gibi sinir bozucu olan ihtiyacı” tek rakibi.

      Kimyasal Medya

      Hepimizin vücudunda Dopamin adı verilen bir hormon mevcut. Bu hormon, beynin en önemli oyuncularından biri olarak tanımlanıyor. Kendisi, daha yaygın olarak bilinen Serotonin yani mutluluk hormonuyla birlikte anılıyor. Ancak Serotoninden farklı olarak Dopamin’in kimyasında, mutluluktan çok bağımlılık ve haz hisleri yatıyor. Duygu durumumuz doğrudan etkileniyor ve fazla salgılandığında ise günümüzde sıkça duyduğumuz “anksiyete”ye yol açıyor. Yani vücudumuzda Dopamin salgılandığında mutlu olmuyor ancak bir haz ve bağlılık hissediyoruz. İşte bu hormon, kendi zevkimiz doğrultusunda bir film ya da dizi izlediğimizde, en çok da telefonu elimize alıp sosyal medya platformlarının dünyasına daldığımızda salgılanıyor. Ve bu, bağımlılık yapıyor…

      Ee, Dinleniyor muyuz?

      En başta sorduğumuz sorunun yanıtına gelecek olursak: evet dinleniyor ve izleniyoruz. Ancak, ortamda konuştuklarımızla, sözcüklerimizle, sesimiz yoluyla değil; masum görünen “Önerilenler” seçeneğinin altında kafamızdan “şunu izleyeyim” diye geçirdiğimizde, bilinçaltımızda yaptığımız seçimlerle dinleniyoruz. Ekranın diğer tarafında, tüm dikkatini bize vermiş bir yazılım, yaptığımız her hareketi izliyor, aklımızdan geçenleri dinliyor ve dikkatimizi çekmek için elinden geleni ardına koymuyor diyebiliriz. Bu sayede herkesin sayfasında kişiselleştirilmiş içerikler ve mutlak düzeyde ilgisini çekecek reklamlar yer alıyor. Kendi rızamızla bastığımız bir parmak izi gibi, herkesin kendine özel bir “Meta” evreni bulunuyor. Şirket, ismiyle tam da bunu vurguluyor!